17 Aralık 2013 Salı

BECKER NEVÜS - GENÇLİK BENİ

 

 

BECKER NEVÜS - GENÇLİK BENİ


Becker Nevüs vücudun tek tarafında kahverenkIi geniş bir Ieke şekIinde görüIür, bazen göğüsün ve sırtın üst böIgesinin yarısını kapIayabiIir. ErgenIik döneminden sonra daha koyu, kıIIı bir haI aIır. Bazen üzerinde siviIce geIişir.

Deriye rengini veren hücreler olan "melanositler", bir boyar madde olan "melanin" yaparak derinin renginin oluşumunda önemli rol oynarlar. Derinin en üst tabakasının (Epidermis) tabanını döşeyen hücreler arasında her 5-10 hücreden birisi melanosittir.

Halk arasında "BEN" diye bilinen "Nevus"lerin hücreleri de melanositlerden farklılaştığı düşünülen ve melanin sentezleme yeteneğine sahip hücrelerdir. Bu hücreler hücre toplulukları oluşturmaya eğilim gösterirler. Her iki tip hücrenin ortak özelliği; derinin renk veren hücrelerinin tek gerçek kanseri olan "Malin Melanom (=kara kanser)"e dönüşebilme potansiyelidir.

Genel olarak zararsız olan ve büyük bir bölümü benlerden meydana gelen, derinin bu, renkli tümoral oluşumları sıklıkla kahverengi veya siyah renkte olurlar. Bazıları deriden kabarık dururken, bazıları deri seviyesindedir. Çok değişken boyutlarda gözlenebilir. Doğuştan olabildiği gibi sonradan da çıkabilir. Görünüşlerine, renklerine, bulundukları yere veya kökenini aldıkları hücrelere göre farklı isimlerle adalandırılırlar.

Becker nevüs bazen güneş ışınlarının etkisi altında ortaya çıkar veya çoğalır. Benzer biçimde yaşlandıkça sayılarının daha arttığı, renklerinin koyulaşıp açılabildiği, daha genişlediği de gözlenebilir. Yaşla birlikte üzerinde tüylenmede artış görülebilir.

Rengi açık kahverengi ile ten rengi arasında değişir, bazen siyah da olabilir. Yaşla birlikte lezyonların sayı ve büyüklüğü artabilir. Özellikle yaşlılıkta sıklıkla görülen benzer başka hastalıklarla veya derinin renk değişiklikleriyle giden bazı tablolarla karışabilir. Herhangi bir yakınma vermez ve sadece kozmetik amaçla planlanan tedavilerle ortadan kaldırılabilir. Bu tür belirtileri olan hastalar güneşten korunma konusunda uyarılmalıdır.

Çok nadir diğer doğum lekelerinde olduğu gibi aynı embriyonik hücre tipi olan ektodermden oluşan alttaki dokularda bazı bozukluklar olabilir. Bu durum Becker nevüs sendromu olarak bilinir. Bu sendromda; düz kas hamartomu (nevüsün altındaki düz kasların aşırı gelişimi), altta yatan meme, pektoral kas, yağ dokusu, kollar , göğüs duvarı ve omurgada gelişme geriliği, böbrek üstü bezi, kollar, bacaklar, el ve ayak parmakları ve scrotumda aşırı gelişim gibi anomaliler bulunur.

Beker nevüs hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Bununla beraber etkilenen bölüm güneşten korunursa daha az belirgin kalması sağlanmaktadır.

Benin üzerinde oluşan aşırı kıllar lazer tedavisi ile azaltılmaktadır.Ayrıca kahverengi renkte pigmentlaserleri ile azaltılabilir, fakat genellikle etkili değildir veya lekeyi daha belirgin hale getirebilir.

Becker nevüs sivilce ile birlikte olduğunda klasik sivilce tedavisi yapılır, şiddetli olgularda isotretinoin ilacı kullanılmaktadır.

12 Aralık 2013 Perşembe

AYAKTA MANTAR ENFEKSİYONU-ATLET AYAĞI

 

 

AYAKTA MANTAR ENFEKSİYONU-ATLET AYAĞI


Atlet ayağı veya Tinea pedis, ayaklarda oluşan bir mantar enfeksiyonudur. Atlet ayağına neden olan mantar, nemli ortamlarda yaşamakta ve duş gibi ortak kullanım alanlarından kolaylıkla bulaşabilmektedir.

Dermatofitler (Trichophyton rubrum, T. mentagrophytes, veya Epidermophyton floccosum) denilen mantarlar tarafından yapılan bir infeksiyondur. Vücudumuzda normalde bakteriler ve mantarlar hastalık yapmadan yaşayabilirler. Uygun ortam bulduklarında hızla çoğalıp, infeksiyona neden olurlar. Ayak mantarı oldukça sık rastlanan bir cilt mantar infeksiyonudur. Genellikle ergenlikten sonra daha sık görülür. En sık görülen ve en çok tekrar eden mantar infeksiyonudur . Diğer mantar infeksiyonlarıyla birlikte görülebilir. Ayak mantarı ve benzer hastalıklara tinea infeksiyonları denir ve saç, tırnak ve dış deri gibi dokularda yaşayabilirler. Nemli ve ılık bölgelerde daha kolay ürerler. Sıkı ayakkabılar giyilmesi, cildin uzun süre nemli kalması, küçük tırnak ve cilt sıyrıkları duyarlılığı arttırabilir. Tinea infeksiyonları bulaşıcıdır, direkt temasla veya aynı ayakkabı, duş zemininin kullanılması ile kişiden kişiye geçebilir. Diabetus mellitus, uzun süreli antibiyotik kullanımı, bağışıklık sisteminin zayıflaması ile birlikte giden ilgili hastalıklar veya durumlarda fırsatçı enfeksiyona yol açan bu tarz mantar hastalıkları daha sık görünür.

Ayak mantarı tedavisi oldukça zordur ancak mümkündür. Ayak mantarları, en önemli ayak hastalıklarına neden olabilmektedirler. Bu ayak hastalıkları kişinin hayatını olumsuz şekilde etkileyebilmektedir. Bu yüzden ayak mantarı tedavisi oldukça önemlidir. Ayak mantarlarının neden olduğu ayak hastalıklarının başında; kaşıntı, pişik, kötü koku, kanlı yaralar, iltihaplanmalar gelir.

Ayakta kaşıntı, cilt lezyonları ve kızarıklık, halkasal şekilli lezyonlar, koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve şikayetlere neden olabilirler.

Tanı esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar özel bir mavi ışıkla karanlık odada incelenirse floresan verirler. Kesin tanı mikroskopla alınan parçaların incelenmesi ile konur. Ciltten alınan kazıntı ayrıca laboratuara gönderilerek kültürde üremesi değerlendirilebilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Deri temiz ve kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli infeksiyonlarda hekime başvurulmalıdır. Hekim sizin için ağızdan kullanılan veya cilde sürülen ilaçlar önerebilecektir. Tedavi edilmediği zaman üzerinde bakterilerin üremesi ile ikincil bakteriyel infeksiyonlar olabilir.

10 Aralık 2013 Salı

AKNE

 

 

AKNE


Akne, yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili bir deri hastalığıdır. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür ve bu hastalığın tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsızlıklara yol açar.

Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez, yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalara tıpta komedon adı verilir.Genetik yatkınlık,stres,yağlı kozmetik ürünler,hiperandrojenizm risk faktörleri arasında sayılır.
Komedon oluştuktan sonra, normalde de cildimizde bulunan propionibacterium acnes adlı bakteri buraya yerleşir ve akne oluşumuna katkıda bulunur.

Ana yerleşim yeri yüz olmakla birlikte sırt ve göğüste de görülür. Ana lezyonlar inflamatuar olmayan komedon ve inflamatuar lezyonlar olan papül, püstül, nodül ve kisttir. Kistik ve nodüler lezyonlar iz bırakarak geriler.

AKNE TEDAVİSİ


Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hastalık olan akne; kişiye kronik seyri ve yerleşim bölgesi nedeniyle hem görsel hem de psikolojik olarak sıkıntı veriyor. Erken müdahalenin oldukça önem teşkil ettiği bu deri hastalığında özellikle büyük veya derin lezyonlar iz bırakarak iyileştikleri içini hastaların bu aşamaya gelmeden, yani " iz bırakmadan" tedaviye başlamaları gerekiyor.

Akneye, “gerçek akne” teşhisi mutlaka dermatolog muayenesiyle konulmalı ve ondan sonra tedavi altına alınmalıdır çünkü başka birçok deri hastalığı da "akne benzeri" bir görünüme sahip olabiliyor. Aknenin tipi, şiddeti ve yaygınlığı tedavi seçiminde önemli rol oynuyor. Akne tedavisi kişinin lezyonlarına ve şiddetine göre yapılırken bazen aynı hastada bile zaman zaman farklı tedaviler kullanılıyor.

Akne tedavisi ile ilgili antiseptiğin ve yağ salgısını düzenleyen ama cildi kurutmayan temizleyicilerin ilk basamakta yer aldığını belirten Uzmanlar; topikal olarak kullanılan krem, jel, losyon şeklindeki antibiyotik içerikli ürünlerin de sıklıkla kullanılması gerektiğine değindi.

Şiddetli akne formlarında dermatologlar tarafından ağız yoluyla kullanılan antibiyotikler önerilebiliyor aynı azmanda destek tedavi yöntemi olarak kullanılan ileri teknoloji lazerler ve diğer ışık tedavileri, akne oluşumunda rol alan bakterileri (P. acnes) azaltarak tedaviye destek oluyor. Eğer altta yatan hormonal bir bozukluk ise, hormon düzenleyici ilaçlar kullanılması gerekiyor.

Kullanılan her tedavide az ya da çok yan etkileri bulunurken; topikal kullanılan krem, jel losyon gibi ürünler deride kuruma, pullanma, kızarıklık veya tahriş yapabiliyor. Dolayısıyla tedaviye başlarken muhtemel yan etkilerin doktora sorulması ve nelere dikkat edilmesi gerektiğinin öğrenilmesi tedaviye daha kolay uyum sağlanmasına yardımcı oluyor.

Tedavinin etkinliğini değerlendirebilmek için yaklaşık 4-6 haftalık bir sürenin gerekli olduğu bu dönemde sabırlı olmak ve aknelerin bir gecede iyileşmesinin mümkün olmadığına inanmak önemli rol oynuyor.  Uzmanlar; aknenin özellikle sık görüldüğü ergenlik dönemindeki tez canlılık ve sabırsızlığın, hastanın tedavi uyumsuzluğuna ve dolayısı ile başarısızlığına neden olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda sivilce tedavileri ile iz kalmadan iyileşmenin mümkün olduğuna değinirken; erken ve etkin tedavi uygulandıktan sonra hekimin önerilerine uyan pek çok kişinin sağlıklı bir deri ile hayatına devam ettiklerini dile getiriyor.

Normal tedavi seyrinde iyileşme sürecine sadık kalınmayarak, sıkma oynama koparma gibi işlemler deride iz bırakabiliyor ve normal bir akne tedavisi bu izleri yok etmede yeterli olmuyor. Akne izlerinin tedavisinde kullanılan temel tedavi yöntemleri ise deriyi yaygın şekilde soyma işlemleri (kimyasal peeling, dermabrazyon, lazerler) ve çukurlara yönelik girişimler (subcision, cerrahi/punch ekzisyon, roller tedavisi veya dolgu enjeksiyonları) şeklinde olabiliyor. Akne skarlarında genelde tek bir tedaviden çok birkaç tedavinin beraber kullanıldığı uygulamalarda daha yüz güldürücü sonuçlar elde ediyor.

9 Aralık 2013 Pazartesi

ALLERJİK KONTAKT DERMATİT

 

 

ALERJİK KONTAKT DERMATİT


Alerjik kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların % 80' i tahrişe bağlı reaksiyonlar (bulaşık yıkama sonucu elde oluşan gibi), %  20' si de alerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en ağırken derinin diğer bölgelerinde de olabilir.

Bir kez oluştuğunda azalarak veya artarak ömür boyu kalır. Genetik yatkınlık söz konusu olabilir, özellikle nikel allerjisinde,  ama çok etkili değildir. Tüm meslek hastalıklarının %7’sini oluşturur. Kadında daha sık ve şiddetlidir. Çocuklarda da az değildir, nikel, peru balsamı, lastik en sık nedenlerdir. Hasarlı ve kuru deri ekzamayı kolaylaştırır. Tanısında hikaye çok önemlidir, hkim allerjenler konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Meslek, hobiler, kozmetikler, giysiler, kişisel eşyalar, ev ortamı, kullanılan topikal ilaçlar sorgulanmalıdır. Yerleştiği bölge allerjen maddeye göre değişir. Belirgin yakınma kaşıntıdır, başlangıç döneminde kızarıklık, şişlik, sulantı, kabuklanma görülür. Allerjen madde ile değinme bölgesinde başlar, yayılabilir. Hava yoluyla ulaşan allerjenler ile ortaya çıkabilir. Toz, bitkiler, kimyasallar, parfüm, böcek ilaçları en sık nedenlerdir.  Anı deri yama testi (patch test) ile koyulur.

Allerjik kontakt dermatit her yaşta görülebilir. Çevresel faktörler nedeniyle kadınlarda erkeklerden biraz daha sık rastlanır. Kadınlarda kozmetiklerden, erkeklerde ise daha ziyade mesleksel olarak karşılaştıkları maddelerden meydana gelmektedir. Ayrıca gençlerde mesleki ve kozmetik allerjenler daha sık etken olurken, yaşlılarda topikal ilaçlar ön sırayı almaktadır.

Allerjik kontakt dermatit'e neden olan başlıca allerjenler; antiseptik ajanlar, bitkiler (zehirli sarmaşık), elementler, giysiler, ayakkabılar, kozmetikler, lastik, plastik, lokal uygulanan ilaçlar, güneşten koruyucular ve parfümlerdir.




ALLERJİK KONTAKT DERMATİTİN TEDAVİSİ


Temas sonrası deri su ve sabunla ovulmalıdır.

Reçine içeren ürünler ve elbiseler tekrar kullanılmadan önce yıkanmalıdır.

Antihistaminikler kaşıntıyı engellemek için kullanılabilirler. Belirtiler enfekte olmadığı veya çok fazla kaşınmadığında alerjik kontak dermatit iz bırakmaz.

Kabarcıklar patlamamış iltihaplı bölgeye ıslak soğuk kompres (1 litre su, 50 mililitre sirke karıştırılarak hazırlanır) uygulayınız. Kalamin losyonu kaşıntıyı önlediği gibi kurumayı da sağlar.

En etkili tedavi kortizondur. Hafif derecedeki reaksiyonlarda düşük kortizon içerikli kremler kullanılabilir. Orta ağırlıkta reaksiyonlar varsa yüksek kuvvetteki kortizonlu kremler kullanılır. Çok ağır reaksiyonlar için kortizon hapları gerekebilir.

Alerji aşı tedavisi hala deney aşamasındadır.

En iyi tedavi sorumlu olan etkenden kaçınmaktır.

7 Aralık 2013 Cumartesi

CİLT HASTALIKLARI LİSTESİ

 

 

CİLT HASTALIKLARI LİSTESİ


Alerjik Kontakt Dermatit
Akne
Ayakta Mantar Enfeksiyonu (Atlet Ayağı)
Becker Nevüs
Behçet Hastalığı
Benler (Nevüsler)
Cildin yağlanması
Cilt Lekeleri
Cilt Yaşlanması
Cinsel Bölgedeki Siğiller (Kondiloma Aküminata)
Çıban
Çiller
Damarsal doğum lekeleri
Deri çatlakları
Deri kanseri
Dishidrotik dermatit (egzama)
Diskoid egzama (Numuler egzama)
Egzama/Atopik Dermatit
Egzamalar
El Egzamaları
Eritem annular santrifuj
Eritema multiforme
Et benleri
Fiks ilaç erüpsiyonu (Döküntüsü)
Folikülit (Kıl kökü iltihabı)
Gebelik lekesi (Melasma)
Granuloma annulare
Herpes simpleks (Uçuk)
Hirsutizm (Aşırı kıllanma)
İhtiyosis
İLVEN (İnflamatuar lineer verruköz epidermal nevüs)
Keratosis pilaris
Liken planus
Melanom
Molluskum kontagiosum
Nasır
Neurofibromatosis
Pannikülit
Pemphigus vulgaris
Perioral dermatit
Pityriasis lichenoides
Pityriasis Rosea (Gül Hastalığı)
Pseudoxanthoma Elasticum
Rosacea
Sebase Hiperplazi (Sebase Adenom)
Seboreik keratoz
Seboreik Dermatit
Sedef hastalığı
Siğil
Sivilce (Akne Vulgaris)
Skleroterapi
Skuamöz Hücreli Karsinoma
Tinea Versicolor
Tırnak Mantarı (Onikomikozis - Tinea Unguium)
Ürtiker (Kurdeşen)
Uyuz
Varis
Vitiligo
Yüz kırışıklıkları
Zona (Gece Yanığı)

6 Aralık 2013 Cuma

CİLT

 

CİLT




Deri veya cilt, insanlar ve hayvanların vücutlarını kaplayan en üst katman olup, altında barındırdığı kas ve organları koruyan ve doku tabakalarından oluşan bir örtü sistemi organıdır. Bu tabakanın altında yağ tabakası vardır. Yağ tabakası vücudumuzu sıcak tutar ve darbelere karşı korur. Burada bulunan ter bezleri boşaltıma yardımcı olur. Deri solunumu nemli vücut yüzeyinde gerçekleşir. Hücrelerde oluşan (O2)oksijen yine difüzyonla atılır. CO2 'de difüzyonla atılır. bu canlıların gelişmiş organları yoktur.dış ortamla gaz alışverişi nemli deriden difüzyonla geçer.Derinin nemli kalması mukus tabakası ile gerçekleşir.

Cilt bizi dışarıya karşı koruyan bir bariyerdir. Aynı zamanda vücut ısısını ve su dengesini korur, çeşitli zararlı maddelerin ter yoluyla vücuttan atılımını gerçekleştirir. Kabaca üç tabakadan oluşur. En altta, destek dokusu olan kollajen, kan damarları ve salgı bezleri bakımından zengin dermis tabakası yer alır. Ortada stratum bazale denilen sürekli yeni hücrelerin yapıldığı tabaka vardır ki bu hücreler yavaş yavaş cildin üst tabakalarına doğru yolculuk yaparlar ve yaklaşık 14. günde artık canlılıklarını kaybetmeye başlayarak en üstte birikirler ve stratum korneumu (boynuzsu tabaka) oluştururlar. Stratum bazalenin üstünde yer alan tabaka Stratum spinozumdur. Bu iki tabakaya histologlar Stratum germinativum da demektedirler. Normal bir cildin sağlığını ve güzelliğini sürdürebilmesi için en üstteki ölü hücrelerin sürekli dökülüp yenilenmeleri gerekir. Çünkü dökülüp yenilendikçe yeni deri daha temiz olur. İnsanın cildi kendini yaklaşık her 28 günde bir yeniler. Erkeğin cildi bir kadının cildine bakarak daha kalındır ve bu yüzden kendini yenileme süreci daha uzundur.



Erişkinlerde tüm derinin ağırlığı 2,75 kg. kadardır ve 1,7 m2 yeri örter. Kalınlığı 1 mm.’den (gözkapakları) 3 mm.’ye (taban, avuçiçi) kadar değişir. Dışta epidermis ve içte dermis (ya da gerçek deri) olmak üzere iki katmandan yapılıdır. Epidermisin en dışta kalan katmanı olan stratum korneum, Keratin denen sert bir proteinden yapılmıştır. Bu nedenle mekanik travmaya (yaralanma) karşı bir koruyucudur.


Epidermis bundan başka, derinin rengini veren madde olan melanini yapan hücreleri de içerir. Bu madde vücudu güneş ışınlarına karşı korur. Derinin tabanlarda ve avuç içlerinde kıvrımlanması, tutucu bir yüzey meydana getirmeyi sağlar; parmak izi bu çeşit kıvrımlardandır. Dermis ise epidermisten genellikle daha kalındır ve kan damarlarını, sinirleri, duyu algılayıcılarını, ter bezlerini, Yağ Bezlerini, kıl foliküllerini, yağ hücrelerini ve lifleri içerir. Terin buharlaşması, vücudun sıcaklık düzenlenmesine yardım eder (Terleme). Ayrıca kıllara dikleşmesi, aralarında tuttukları havayla bir çeşit yalıtım katmam oluşturur. Dokunma, basınç, ağrı ve ısı uyaranlarının algılanması, dermişin sinirler bakımından zengin olmasına bağlıdır. Deri devamlı nemli ve kıllar da hafifçe yağlanmış durumda tutulur. Güneş ışınlarının derideki etkisi D vitamini oluşumunu başlatır. Bu vitamin Raşitizm‘e karşı koruyucu etki yapar.