AKNE
Akne, yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezleriyle ilgili bir deri hastalığıdır. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür ve bu hastalığın tipik belirtileri olan siyah noktalar, sivilceler, gençlerin bu en hassas devirlerinde genellikle psikolojik rahatsızlıklara yol açar.
Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez, yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalara tıpta komedon adı verilir.Genetik yatkınlık,stres,yağlı kozmetik ürünler,hiperandrojenizm risk faktörleri arasında sayılır.
Komedon oluştuktan sonra, normalde de cildimizde bulunan propionibacterium acnes adlı bakteri buraya yerleşir ve akne oluşumuna katkıda bulunur.
Ana yerleşim yeri yüz olmakla birlikte sırt ve göğüste de görülür. Ana lezyonlar inflamatuar olmayan komedon ve inflamatuar lezyonlar olan papül, püstül, nodül ve kisttir. Kistik ve nodüler lezyonlar iz bırakarak geriler.
AKNE TEDAVİSİ
Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir hastalık olan akne; kişiye kronik seyri ve yerleşim bölgesi nedeniyle hem görsel hem de psikolojik olarak sıkıntı veriyor. Erken müdahalenin oldukça önem teşkil ettiği bu deri hastalığında özellikle büyük veya derin lezyonlar iz bırakarak iyileştikleri içini hastaların bu aşamaya gelmeden, yani " iz bırakmadan" tedaviye başlamaları gerekiyor.
Akneye, “gerçek akne” teşhisi mutlaka dermatolog muayenesiyle konulmalı ve ondan sonra tedavi altına alınmalıdır çünkü başka birçok deri hastalığı da "akne benzeri" bir görünüme sahip olabiliyor. Aknenin tipi, şiddeti ve yaygınlığı tedavi seçiminde önemli rol oynuyor. Akne tedavisi kişinin lezyonlarına ve şiddetine göre yapılırken bazen aynı hastada bile zaman zaman farklı tedaviler kullanılıyor.
Akne tedavisi ile ilgili antiseptiğin ve yağ salgısını düzenleyen ama cildi kurutmayan temizleyicilerin ilk basamakta yer aldığını belirten Uzmanlar; topikal olarak kullanılan krem, jel, losyon şeklindeki antibiyotik içerikli ürünlerin de sıklıkla kullanılması gerektiğine değindi.
Şiddetli akne formlarında dermatologlar tarafından ağız yoluyla kullanılan antibiyotikler önerilebiliyor aynı azmanda destek tedavi yöntemi olarak kullanılan ileri teknoloji lazerler ve diğer ışık tedavileri, akne oluşumunda rol alan bakterileri (P. acnes) azaltarak tedaviye destek oluyor. Eğer altta yatan hormonal bir bozukluk ise, hormon düzenleyici ilaçlar kullanılması gerekiyor.
Kullanılan her tedavide az ya da çok yan etkileri bulunurken; topikal kullanılan krem, jel losyon gibi ürünler deride kuruma, pullanma, kızarıklık veya tahriş yapabiliyor. Dolayısıyla tedaviye başlarken muhtemel yan etkilerin doktora sorulması ve nelere dikkat edilmesi gerektiğinin öğrenilmesi tedaviye daha kolay uyum sağlanmasına yardımcı oluyor.
Tedavinin etkinliğini değerlendirebilmek için yaklaşık 4-6 haftalık bir sürenin gerekli olduğu bu dönemde sabırlı olmak ve aknelerin bir gecede iyileşmesinin mümkün olmadığına inanmak önemli rol oynuyor. Uzmanlar; aknenin özellikle sık görüldüğü ergenlik dönemindeki tez canlılık ve sabırsızlığın, hastanın tedavi uyumsuzluğuna ve dolayısı ile başarısızlığına neden olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda sivilce tedavileri ile iz kalmadan iyileşmenin mümkün olduğuna değinirken; erken ve etkin tedavi uygulandıktan sonra hekimin önerilerine uyan pek çok kişinin sağlıklı bir deri ile hayatına devam ettiklerini dile getiriyor.
Normal tedavi seyrinde iyileşme sürecine sadık kalınmayarak, sıkma oynama koparma gibi işlemler deride iz bırakabiliyor ve normal bir akne tedavisi bu izleri yok etmede yeterli olmuyor. Akne izlerinin tedavisinde kullanılan temel tedavi yöntemleri ise deriyi yaygın şekilde soyma işlemleri (kimyasal peeling, dermabrazyon, lazerler) ve çukurlara yönelik girişimler (subcision, cerrahi/punch ekzisyon, roller tedavisi veya dolgu enjeksiyonları) şeklinde olabiliyor. Akne skarlarında genelde tek bir tedaviden çok birkaç tedavinin beraber kullanıldığı uygulamalarda daha yüz güldürücü sonuçlar elde ediyor.